I
Istaka: Boylu poslu güvercin.
Irak Form Güvercinleri: Irak form güvercinlerinden Miro, Risasi, Şarabi ve Portakal aynı ırkın farklı renk tiplerinden ait bireylerdir. Ülkemizde 2000’li yıllardan itibaren yaygınlaşmaya başlamışlardır. Kuzey Irak’ta özellikle Musul, Kerkük ve Erbil gibi kentlerde yetiştirilen bu güvercinler taklacı kökenli olarak geliştirilmiş günümüzde form özellikleri ön plana çıkmış olan kuşlardır.
Uçum Özellikleri: Irkın orijinal örneklerinin uzun ve yüksek uçan kuşlardan oluştuğu söylenmektedir. Bu kuşların genel olarak havada oynadıkları ve sefere gelme tarzında oyun sergilemedikleri bilinmektedir. Seri uçuşlu, sert ve bol taklalı olan bu güvercinlerde kanat patlatma ya da kanat yeme gibi sorunlar sık yaşanmaktadır. Bu kuşlar gerek Irak’ta gerekse ülkemizde daha güzel görünmeleri amacıyla farklı taklacı ırklarla kırılırken görünüşlerinde ve uçum tarzlarında değişikler olmuştur. Bu gelişim sonucu gerçekten de gösterişli kuşlar ortaya çıkmıştır. Ancak ırkın özündeki uçum özelliği gerilemiştir.
Bugün yetiştirilen örnekler değerlendirildiğinde standardize edilecek bir uçum tarzı bulunamamaktadır. Havada oyun yapanlar, havada çift dönme hareketi yapanlar, burgulu oyun yapanlar, sefere gelip az takla ile kısa gidenler ve düz uçanlar gibi çeşitlere rastlanmaktadır. Ülkemizde baştan itibaren bu güvercinleri bir kostüm kuşu olarak değerlendiren ve yetiştirenler çoğunluktadır. Ülkemize ilk girdiği yıllarda fiyatlarının pahalı oluşu çoğu yetiştiricinin bu kuşları hiç umursamamasına neden olmuştur. Günümüzde bu güvercinler tamamıyla form güvercini haline gelmiştir. Birkaçının standartı belirlenebilmiş, festivalleri ve yarışmaları düzenlenmeye başlamıştır.
Irak Kökenli Güvercinler: Irak, Orta Doğu bölgesinde geçmişten beri köklü güvercin kültürüne sahip ülkelerden biridir. Irak’ın son 40 yılı savaşlar ve iç karışıklarla geçmiştir. İran-Irak savaşı (1979-1988), Körfez Savaşı (1990-1991) ve son ABD ile İŞİD işgali sırasında ve sonrasında insanlar kadar güvercinler de zarar görmüş ve güvercin yetiştiriciliği ciddi bir gerileme yaşamıştır. Ellerindeki güvercinleri koruyabilen Iraklıların yeniden eski soyları üretmeleri zaman alacaktır. Genel olarak ırak’ın güneyinde form güvercinleri yaygınken Türkiye sınırına yakın kuzey bölgelerde performans güvercinleri ve taklacı ırklar yaygındır. Savaştan ve yıkımdan kurtulduğu ara dönemlerde Irak’tan Türkiye’ye kuş girişi hep olmuştur. Başta Musul, Kerkük ve Erbil pazarlarından kuş alındığı gibi akraba ya da tanış yoluyla da güvercin getirilmiştir. Getirilen güvercinler ağırlıklı olarak üç farklı ırk ve bunların renk tiplerinden oluşmaktadır.
1) Musul Taklacısı
2) Form güvercinleri (Miro, Risasi, Şarabi, Portakal)
3) Kerkük Taklacısı
Ülkemizdeki Irak kökenli bu 3 güvercin ırkının tamamı taklacı kökenli olmakla birlikte bazılarının performans bazılarının ise form özellikleri öne çıkmış durumdadır. Kerkük Taklacısı performans güvercini olarak sınıflandırılır ama Musul Taklacısı ve diğer form güvercinleri Miro, Risasi, Şarabi ve Portakal süs ve kostüm güvercini olarak öne çıkmıştır. Ülkemizde 2000’li yıllarla birlikte görülme sıklığı artan Irak kökenli güvercinlerden özellikle form tipleri hızla yaygınlaşmış ve benimsenmiştir.
Irk: Soy, nesil. Irk kavramı aynı tür içerisinde yer alan ve göreceli olarak küçük morfolojik ve genetik farklılıklar taşıyan her bir topluluğu ifade eder. Dünya üzerinde çok çeşitli türler ve ırkların var olmasına karşın zaman içinde çok sayıda ırk ve tür yok olmuştur.
Türkiye’deki güvercinlerin ırk tanımlanmasının yapılmamış olması; buna bağlı olarak tip ve varyetelerinin kayıt altına alınmamış olması ve yetiştirici tarafından bilinçsizce melezleme yapılması güvercinlerin genetik kaynaklarında kayıplara yol açmıştır. Güvercin türü ve ırkları bakımından ülkemizde yine de bazı çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmaların sonucunda Bursa Oynarı, Alabadem, Muğla, Edremit Kelebek ve Trakya Makaracısı ırk olarak tescillenmiştir.
İ
İbik: 1. Kalkık biçimde olan perçem, ön tepe. Tüy demeti gagaya doğru eğimli ve ibik biçimindedir. 2. Eski dilde tepe.
İçağ: Kuyruk sayılarının miktarı.
İçağlı (İngilizce’de Yusufi): İçağlı ırkı taklacı ve süs tipi güvercin ırkıdır. Genellikle Diyarbakır’da yetiştirilir. Bu ırkta Zengi, Tahini, Gümüşkuyruk, Kara, Miski ve Yusufi renk varyeteleri bulunur. Kuyruk telek sayısı 12 adettir.

İndirme: 1. Havada ya da çatıda kalan kuşu parıltı vererek indirmektir. Yabancı güvercini indirmek için de kullanılır. 2. Güvercinin boğazının altından göğsüne doğru, başındaki rengin uzaması.
İrilik: Güvercinin vücut iriliğidir. Cinslere göre vücut irilikleri değişir.
İsimli: Güvercinleri nesillerdir besleyen, birkaç kez yarışmalarda kupa kazanmış yetiştiriciler nam kazanırlar. Bunların kümesinden gelen güvercinler için isimli denir. Daha çok oyun kuşları için kullanılır.
İskenderun: Osmanlı İmparatorluğu döneminde imparatorluğa bağlı şehirlerden biri olan Bağdat’tan köken almış bir ırktır. Dünyada İngilizce olarak ‘Scandaroon’, Almanca olarak ‘Nurnberger Bagdetten’ adı ile bilinir. Avrupalı yetiştiriciler tarafından 1600’lü yıllardan itibaren tanınır. Bu ırk 1735 yılında Suriye üzerinden İskenderun’a getirilmiş, buradan İngiltere’ye yollanmıştır. Bu nedenle İngilizler bu ırkı ‘Scandaroon’ olarak adlandırmıştır. Bu adı veren İngiliz John Moore’dur. Almanya’da 1895 yılında bu ırkla ilgili bir kulüp kurulduğu bildirilmiştir. 1925 tarihli Osmanlıca bir belgede ise, ülkemizde yetiştirilen ırklar sayılırken ‘İskenderi’ adı ile bahsedildiği görülmektedir. İskenderun ırkı hızlı uçar ve çok uzun olmamak kaydı ile mesafe uçucusu olarak bilinir. Eski dönemlerde filo uçucuları içinde uçurulduğu söylenmektedir. Bugün ülkemizde bu ırkın yaygın olduğu söylenemez. Yakın geçmişte bu ırka İskenderun’da ‘fellah’ denilen Arap kökenli yetiştiricilerin ilgi gösterdiği söylenir. İskenderun’da yerel yönetimlerin son yıllarda ırkı tanıtmak ve devamını sağlamak için girişimleri olduğu biliniyor.
Fiziki Özellikleri: Normal güvercinlere göre oldukça büyük boyda ve ağırlıktadır. İlk bakışta iri vücudu öne çıkar. Aşağıya doğru kıvrılmış kalın ve uzun gagası buna eşlik eder. Gaga uzunluğu 4 cm kadardır. Gaga üzerinde köpük benzeri bir oluşum vardır. Bacakları uzun ve paçasızdır. Bacak uzunluğu 12 cm kadar olur. Ayaklar koyu kırmızı olup, ayak parmakları uzundur. Gaga kahverengine yakın bir tonda sarı renklidir. Gözler biraz büyük ve koyu tonludur. Göz çevresi halkası belirgin, büyük ve koyu kırmızı ya da portakal tondadır. Kendine özgü kalın ve hırıltılı bir ses tonu dikkati çeker.
İskenderun ırkının üretimi sorunludur. Gagaları kıvrık bir yapıya sahip olduğu için yavruların 15 gün sonra gagaları uzar ve anaçlar tarafından beslenemez hale gelir. Bu nedenle yetiştiriciler kümeste bakıcı bulundururlar. Bazen yavruları elle beslemek de gerekebilir.
Renk Çeşitleri: Siyah, mavi, sarı ve kırmızı olmak üzere dört ana rengi vardır. Eski kaynaklarda düz beyaz renkte olanlarının fotoğrafları bulunur. Düz rengi nadirdir. Bu ırkın kendine özgü bir renk yapılanması bulunur. Mavi renk olanlarda kanatta şerit vardır. Diğer renkleri şeritsizdir. Bu ırkta gövdenin ana rengi beyazdır. Diğer renk beyaz üzerinde yamalanmış şekilde durur. Ancak renk yamaları düzgün biçimli ve belli yerlerdedir. Kafa beyazdır, bu beyaz bölüm üzerinde gaga altından başlayıp gözaltına kadar devam eden küçük renkli bir bölüm bulunur. Bu bölüme ‘bıyık’ denilir. Kafa üzerindeki beyazlığın boyun rengi üzerinde önlük biçiminde görünmesi gerekir. Boyunun bir kısmı ile sırt ve karına kadar olan bölümler renklidir. Kanat üzeri ve kanat telekleri beyazdır. Karın bölgesi, ayaklar ve kuyruğa kadar olan bölüm de beyaz olur. Kuyruk telekleri ise renklidir.



İspir: Filo ırkı. İspir kelimesi Arapça’da av kuşu olarak yetiştirilen yırtıcı bir kuş türünü tanımlar. Bu kelime Türkçe’ye Arapça’dan girmiştir. Kuşun Ortadoğu’daki türlerinin kafa ve gaga biçiminin doğana (Falco Peregrinus) benzemesi bu adı almasına neden olmuştur. Bu ırk İngilizce olarak “Swift” adıyla bilinir. Swift, kırlangıç anlamındadır. Uçuş sırasında kuyrukları benzediği için bu adı almıştır. Almanya’da “Segler Tauben” adıyla bilinir. İspirin köken olarak Mısır kaynaklı olduğu düşünülür. Mısır’dan İngiltere’ye 1860 yılında götürüldüğü kayıtlıdır. Dünyada “Egyptian Swift” adı ile tanınan Mısır ispirinin çeşitli adlarla anılan birçok tipi bulunur. Dünya üzerinde Mısır’dan başka özellikle Suriye (Syrian Swift) ve Lübnan’da da (Gergati Swift) adıtla yetiştirilen çeşitleri bulunur. İspir, özellikle Güneydoğu bölgemizde yaygın olarak yetiştirilmekte ve filo uçucusu olarak karışımda kullanılmaktadır. Bölgede aranılan ve değer verilen bir ırktır. Türkiye’de yetiştirilen ispirlerin Ortadoğu’dakilere benzemiyor olması üzerinde durulması gereken bir konudur. Bu konuda en akla yakın varsayım bı ırkın flo ırklarımızla kırılmış olmasıdır. Bilindiği gibi ispirin filo ırkı olan Bağdadi ile kırılması sonucu “İspir Bağdadi” olarak bir alt ırkı ortaya çıkmıştır. Gümüşkuyruk ile de kırma yapıldığı bilinir. Benzer bir gelişim diğer filo ırklarıyla da yaşanmış olabilir. Ülkemizdeki ispir yetiştiricilerinin bu konuda bigi sahibi olmaması düşündürücüdür.
Türkiye’de yetiştirilen ispirlerin kendilerine özgü değişik bir formları vardır. Bu güvercinler uzun boyunları, uzun bacakları ve daha iri yapıları ile dikkati çekerler. Ülkemizdeki ispirler, Ortadoğu kökenli ispirlere göre daha uzun bir boyuna sahiptir. Geniş göğsü omuzdan itibaren geriye doğru gittikçe daralır ve uzar. Kuyruğu uzundur ve ucu yere değer. Bu yapıları ile ince uzun bir görünümleri vardır. Kafa biçimleri minyon olan Ortadoğu kökenli ispire göre bizdekiler daha iri ve yuvarlak hatlı bir biçimine sahiptir. Gözler alımlı, yuvarlak ve biraz iri yapılıdır. Göz çevresi halkası belirgin ve hafif kırmızı renklidir. Göz renkleri koyu portakal ya da kırmızı olabilir. Gaga orta boydur. Ortdoğu kökenli olanlarda gaga daha kısa olur. Mısır’daki tiplerinde gaga hafifçe aşağıya kıvrık gibi durur. Bu özelliğe sahip olanlarına “baykuş gaga” denilir. Ülkemizde bulunan tiplerinde gaga ve tırnaklar genellikle siyah renklidir. Açık renk olup da ucunda siyah lekesi bulunan gaga tiplerine de rastlanmaktadır. Gaga üzeri eti açık renk ve biraz belirgindir.
Renk Çeşitleri: Ortadoğu’da bulunan akrabalarında birçok renk tipine rastlanırken ülkemizde ispirler tek mavi renk ile sınırlıdır. Kuşa bakıldığında bu renk gri gibi algılanır. İspirlerde ilginç bir renk yapılanması vardır. Gri görünümlü rengin üç farklı tonunu bir kuşun üzerinde görmek mümkündür. Kafa, gaga altına kadar miğferli gibi daha koyu bir renk tonuna sahiptir. Boyun ise omuza kadar daha açık bir enk tonuna sahiptir. Bu açık ton göğüste düzügün bir kavis yapar. Bunun haricinde kuşun kalan bütün vücudu ise aynı rengin orta koyulukta bir tonu olur. Burada bahsttiğimiz renk geçişleri çok keskin değildir. Tonlar arasındaki geçişler yumuşaktır. Aynı kanat işlemeli ırklarda olduğu gibi ispirlerde de kanat işlemesi şeklinde desen mevcuttur. Ancak bu desenli yapı çok belirgin değildir.
Kanat ve kuyruk telekleri kuşun kendi renginde olur. Akkuyruk ve kırkanatlık bu güvercinlerde ciddi bir kusurdur. Bazı yetiştiricilerde açık gri (gümüşi) ve kırmızıya yakın tonlarda olanları görülse de bunlar yerli ispirlerlen biraz farklıdır ve yurtdışı ispirlerle kırılmış olma ihtimali düşünülebilir.


İspir Bağdadi: İspir Bağdadi, Suriye kökenli ispirlerle Bağdadi ırkın kırması olarak üretilmiştir. Bu güvercinin genel olarak vücut biçimi ispire göre biraz daha iridir. Ayrıca burun üzeri etli bölümdeki yoğunluk hemen dikkat çeker. Göz kenarları belirgin kırmızıdır. Renkleri ise daha açık tonda olur. Mavi haricinde sarı ve kırmızı renklerde de görülür. Filo uçucusu olarak aranılan bir güvercindir. Yetiştirilme geçmişleri oldukça eski olduğundan bölgede yerleşik bir yapı kazandığı söylenebilir. Genetik olarak verdiği yavruların sorunlu olmaması nedeniyle ayrı bir ırk olarak kabul edilebilir.

İsrailli: (İng. Magpie, English Magpie) Filo ırkıdır. Renk yapılanması saksağana benzetildiği için genel olarak “Magpie” adı ile adlandırılmış bulunan bu güvercin ırkının çeşitli alt varyeteleri bulunur. Ülkemizde “İsrailli” adıyla yetiştirilen bu güvercin, dünyada “English Magpie” olarak bilinen güvercindir. Ancak bizdekilerin kafa biçimleri biraz farklıdır. English Magpie güvercininde kafa üçgenimsi bir yapıdadır, gaga daha düzdür. Bizdeki İsraillierde kafa daha yuvarlak hatlıdır. Gaga düz ya da biraz aşağıya kıvrık olabilir.
Bu güvercin 1876 yılından beri İngiltere’de yetiştirilen bir ırktır. Ancak köken olarak Danimarka kökenli oldukları “German Magpie” veya “Elster Tumbler” denilen ırklardan geldikleri düşünülür. Bu ırkın 1900’lü yılların başlarında İngiltere’de geliştirilmesi sırasında Bağdadi kökenli ırklarla kırıldığı biliniyor. Ortadoğu ülkelerinde bu güvercinler “İsrailli” şeklinde adlandırılır. Ülkemizdeki adlandırma da buradan kaynaklanır. İthal ırk olarak getirilmiş ve özellikle de Güneydoğu bölgemizde filo ırklarının yetiştirildiği illerimizde benimsenmiştir. Filo uçucuları içinde uçurulan, orta yükseklikte uçan ve değer verilen bir ırktır. Dünyada batı ülkelerinde genellikle form güvercini olarak yetiştirilir.
Fiziki Görünüm: Ürkek yaradılışının yanı sıra, ince uzun vücudu, uzun boyunu, yuvarlak kafa biçimi, düz alın yapısı, kalın ve uzun sayılabilecek gagası ile dikkat çeker. Göz çevresi halkası kırmızıdır. Bacakların dirsekten aşağısı tüysüzdür. Renk yapılanması aşısından kendine özgü bir görünümü vardır. Beyaz vücut rengi üzerinde yama gibi duran baş, boyun ve kuyruk rengi karakteristik özelliğidir. Boyundaki rengin karın başlangıcında “V” şeklinde düzgün bir biçimde kesilmesi ve karına doğru uzama yapmaması gerekir. Aynı renk sırt tarafında hafif bir biçimde yayılma yapabilir. Bu renk sırt ortasında sonlanmalı ve kuyruğa kadar uzamamalıdır. Kuyruk teleklerinin tamamı renkli olmalıdır. Kanat telekleri ise beyazdır. Kanat kapakları üzeri kanadı yandan bakıldığında yarılayacak şekilde beyaz olmalıdır.
Renk Çeşitleri: Siyah, sarı ve kırmızı en yaygın olarak görülen renklerdir.


İstanbullu: (İng. Damascus; Arp. Booz, Mohammed) Filo ırkıdır. Bu ırk dünyada “Damascus” ya da “Damascene” adıyla tanınır. Suriye’nin başkenti Şam’ın Arapça adı Damascus’tur. Lübnan’da “Booz” olarak bilinirler. Ülkemizde ise “İstanbullu”, “Karagöz” ve “Muz” gibi adlar verildiği görülür. Karagöz adlandırması göz kenarı etinin siyaha yakın koyu tonlu olmasından kaynaklanır. Muz adlandırması ise tahminen Arapça kökenli “booz” isminin (İngilizce yazıldığı için buuz okunur), dilimizde bozularak aldığı biçimdir. Köken olarak çok eski devirlerden gelmedir. Irksal özelliklerini bugün de belli bir oranda koruyabildiği için, dünyada ender rastlanan ırklardan biri olduğu söylenebilir. Eski Mısır papirüslerinde ve taş oymacılığında bu güvercine ait figürler bulunması geçmişinin çok eskilere dayandığını göstermektedir. Eski Mısır’da bereket tanrıçası ile birlikte görülen kuş budur.
Eskiden Arabistan yarımadasında bu güvercinlere “Mohammed” (Muhammet) denilmekteydi. Dini bir adlandırma olduğu söylenebilir. İstanbullu 1600’lü yıllarda İran ve Osmanlı devletinde de yetiştirilmeye başlanmıştır. 1886 yılında, Osmanlı padişahı Abdülaziz döneminde İstanbul’dan İngiltere’ye gönderildiği kayıtlıdır. İngiltere kanalı ile sonra diğer Avrupa ülkelerine de yayılmıştır. Avrupa’ya yayılmasını takiben güvercinin adı da değişmiş Mohammed ismi terk edilmiştir. Damascus adının yaygınlaşması bu dönemden sonra olmuştur.
İstanbullu uçuş özelliği bakımından filo uçumuna uyumludur. Karışım için kuş uçurulan illerimizde filo uçucusu olarak değer verilir. Zamanla ülke genelinde kabul görmüştür.
Fiziki Yapısı: Göğsü biraz öne çıkık ve geniştir. Göz rengi kırmızıya yakın koyu portakaldır. Gözler parlak olur ancak dikkati çeken önemli özellik gözün biçimidir. Göz biraz büyük, alımlı ve güzeldir. Göz çevresi etinin siyaha yakın koyu mor bir renk olması bu ırkta aranılan en önemli özelliktir. Siyah renk olan gagası orta uzunlukta hatta kısa denilebilecek boyutta ve küt görünümlüdür. Ayak tırnakları siyahtır. Ayaklar kırmızı ve paçasızdır.
Renk Çeşitleri: Bu ırkın güvercinleri tek renk mavi olarak gelir ve belli bir renk standardı vardır. Kuşun bütün vücudunun aynı renk tonunda olmasına dikkat edilir. Vücut açık renklidir (ecnebi kaynaklarda buz rengi olarak geçiyor). Üzerinde herhangi bir renk yaması yoktur. Kanatlarda şerit bulunur. Şeritler koyu siyah tonda olmalıdır. Pullu olan (çakmaklı, kirli) tipleri görülmekle birlikte yaygın değildir.
Şafra İle Farkı: İstanbullu ırkının ülkemizde tahminen Bağdadi ya da başka filo ırkıyla kırılması sonucu “Şafra” adı verilen kırma bir ırk geliştirilmiştir. Şafralarda renk çeşitliliği daha fazladır. Şafraların mavi renk olanları ve pullu tipleri İstanbulluya benzer ancak daha iri vücutları, uzun bacakları, uzun boyunları ve burun eti yoğunluklarının daha fazla olmasıyla ilk bakışta ayırt edilir.


İstanbullu Kırkkuyruk: İstanbullu Kırkkuyruk ırkı, Selçuklu ve İstanbullu ırklarının melezidir.
İzmir Makracısı: Bu güvercinler, 1870 yılında Osmanlı padişahı Sultan Abdülaziz döneminde ilk olarak İngiltere’ye gönderilmiştir. İngiltere’de 1929 yılında Dietz adlı yetiştirici tarafından ilk kez “Smyrna Roller olarak adlandırılmış ve Oriental Roller’dan ayrılmıştır. Amerika’ya ilk gönderildikleri 1920’li yılarda ise “Oriental Roller” adi ile adlandırılıyor ve “tuz gölü şehri güvercini” olarak biliniyordu. Tuz gölü şehri ile kastedilen İzmir ilimizdir. Bilindiği gibi İzmir ilinin bitişiğinde eskiden daha büyük olan ve bugün Çamaltı Tuzlası olarak adlandırılan büyük bir tuz gölü bulunur. Eski İzmir bugünkü Bayraklı semtinin bulunduğu yerde kurulmuştu. Buranın adı Smyrna idi. Daha sonra şehir M.Ö. 334 yılında bugünkü Kadıfekale semtinin bulunduğu yere taşınmıştır.
Dünyada “Smyrna Roller” adıyla bilinen güvercine günümüzde “İzmir Makaracısı” adı verilmektedir. Ancak günümüzde ülkede bu kuştan kalıp kalmadığı kesin değildir. İzmir Makaracısının dünya üzerinde de sayısının ve yetiştiricisinin çok azaldığı bilinmektedir. Eskiden Yugoslavya’da bulunduğu bilinen bu güvercin bugün Bosna’da hala yetiştiriliyor. Belki de dünya üzerinde bir tek kalmış olabilir. Buradaki yetiştirici sayısı ise çok azdır. Aşağıda anlatılan özellikler Bosnalı yetiştiricilerden alınmıştır.
Dr. Milan Gılıç’a göre İzmir Makaracısı: Bosnalı yetiştirici Dr. Milan Gılıç’ın aktardığına göre, İzmir Makaracısı hakkında anlatılan çok eski bir efsane, bu güvercinin kökeninin aslında çok eski dönemlere M.Ö. 2000li yıllara kadar gittiğini düşündürmektedir. Bu yıllarda Mezopotamya’da Sümer dilinde “İnnana” olarak geçen savaş ve cinsel aşk tanrıçası İştar’ın bir güvercinin kanadına iğne takarak onun uçmasını engellediği söylenir. Buna karşın uçmaya çalışan güvercin ise havada makara yaparak (geriye doğru taklalar atarak) yere düşer. Bu hareket sonrası güvercinin kanatlarının kanadığı gözlenir. Böylece güvercinlerin makara yapmaya alıştıkları söylenir. İzmir Makaracısının kanatları oldukça uzundur. Uzun olan bu kanatlar bugün hayli hassaslaşmıştır. Uzun uçuştan sonra kuşun kanadında kanama meydana gelebilir. Bu olay sanki efsanenin tekrarı gibidir. Aynı efsanede anlatıldığı gibi güvercin yere indiğinde kanatları kanlı olabilir.
Fiziki Özellikleri: Daha ince ve uzun bir vücuda sahiptir. Kuyruğu daha uzundur. Bu kuşun daha da ince görünmesine neden olur. Gagası da yine dikkat çekici şekilde ince olur, Oryantal Makaracıya oranla belirgin olarak uzundur. Gaga rengi, kemik rengi (fildişi) olur. Bazı kaynaklarda siyah kuşta gaganın da siyah olabileceği belirtilmekle birlikte bu doğru değildir. Siyah kuşta gaga kemik rengi olmak durumundadır. Gözler inci rengidir. Farklı bir renk kabul edilmez. İnci rengi göz, kuşun bütün renkleri için geçerlidir. Kuşun renginin değişmesi göz renginin değişmesini gerektirmez. Bacak koyu kırmızı ve biraz kısa gibidir. Ayakta kesinlikle paça olmamalıdır. Bu güvercinde tepe bulunmaz.
Dr. Milan Gılıç’ın belirttiğine göre, İzmir Makaracısında kuyruk telek sayısı tam olarak 16dır. Bu sayı tam olmalıdır. Telek değiştirme ya da tüy düşürme gibi olaylar haricinde bu sayı kesindir ve ırkın saf olduğu anlamına gelir. Bazı kaynaklarda belirtildiği gibi 16-22 arası kuyruk telek sayısı doğru değildir. Kuyrukta bulunan çifte tüyler (renk olarak iki tüyün aynı olması9 kuşun ırkının saf olduğunu gösteren diğer özelliktir.
Renk Çeşitleri: İzmir Makaracısında renk çeşitliliği fazla değildir. Bu güvercinde renk kesinlikle cinsiyete bağlıdır. Erkek beyaz temel renk üzerinde siyah ince çizgilerle kaplı şekilde olur. Bu siyah çizgiler kırmızımsı ve mavi yansıma yaparlar. Erkekte rengin ters çevrilmesi nadir de olsa görülebilir. Dişi ise siyah, mavi ve gri renkli olur.
Saraybosna’dan Kemal Kukavica: Kemal Kukavica’nın belirttiğine göre bu güvercin 300 yılı aşkın bu ülkede yetiştirilir. Hatta söylenene göre geçmişi daha da eskiye gider. Ancak bu konuda bilge bulunmamaktadır. 1936 İzmir/Foça doğumlu olan Kemal Kukavica 1942 yılından beri Saraybosna’da yaşamakta ve 1950 yılından bu yana İzmir Makaracısı yetiştirmektedir. Kendisi yurt dışında İzmir Makaracısı ile birçok yarışmaya katılıp çeşitli dereceler almıştır.
Saraybosna (Sarajevo) kenti Bosna’nın başşehridir. Bu nedenle bazı Bosnalı yetiştiriciler bu güvercini “Sarajevo Roller” (Sarajevski Prevrtaci) olarak adlandırır. Oysa bu güvercin Bosna’ya da eski devirlerde İzmir’den gelmiştir. Ünlü Osmanlı gezgini Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nde 1660lı yıllarda Mısır, Suriye ve Smyrna’da deve yüklü kervanların buraya yük taşıdığını ve bu yükler arasında oriental güvercinlerin ve başka çeşitli güvercinlerin bulunduğu belirtilmektedir. Bosna’da bu güvercinler 19. Yüzyılın sonunda “Bosnalı” (Bosnians) olarak adlandırılıyordu. Daha sonra 2. Dünya Savaşı sonrasında (1945) “Izmirci” ve “Izmirnians” adları ile anılmaya balandı. Kemal Kukavica’nın belirttiğine göre “İzmir Güvercini” adlandırması yaygın olarak kullanılıyor. Günümüzde Bosna’da daha çok “Sarajevo Roller” (Sarajevski Prevrtaci) adı tercih edilmektedir.
Bu ırkın Bosnalı yetiştiricileri, İzmir Makarıcısının dünyanın en eski en saf ırkları arasında olduğu görüşündeler. Irkın orijinal formunun kırılmaksızın yıllar boyunca korunduğunu ve ırkın soyunda başka ırklarla karışma olmadığını belirtiyorlar. Bu bakımdan diğer makaracı ırklarının dejenere ırklar olduğu ve bu nedenle gerçek anlamda sınıflandırılamayacaklarını savunuyorlar. (Y. İşçen, 2003)


